İnsanlık tarihinin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olan Pazarcık, keşfedilmeyi bekliyor. Geniş bir coğrafyaya ve zengin bir tarihe sahip Pazarcık’ta geçmişi gün yüzüne çıkaracak yüzey araştırmaları ve arkeolojik kazılar yeterli sayıda yapılmıyor.
Son olarak Pazarcık Belediyesi tarafından hazırlanan ve Beyaz TV’den de yayınlanan programda da görüldüğü gibi yıllar öncesinden beridir hiç bir şekilde düzenleme veya kazının yapılmadığı da ortaya çıkmış oldu.
Eğerki bu kazılar yapılmış olsaydı Pazarcık’ın tarihine önemli ışık tutacak işaret ortaya çıkar kanaatindeyiz.
İlçe sınırları içerisinde çok sayıda arkeolojik yerleşim yerinin olduğu öğrenildi. Bu durum Pazarcık açısından sevindirici olurken bu tarihi değerlere yönelik geniş bir çalışma yapılmaması akıllarda soru işareti bırakıyor. İlçenin ekonomik kalkınmasında büyük önem taşıyan ve bu kapsamda tarih ve kültür turizminin canlanması için tespit edilen ancak henüz gerekli yüzey araştırması ve arkeolojik kazı çalışması yapılmayan tarihi yerleşim yerlerinde gerekli çalışmaların başlatılması gerekiyor.
Yapılacak olan bu çalışmalarda ortaya çıkacak tarihi bulguların gerekli tanıtımlarının yapılarak Türkiye ile dünya turizmine ve kültürüne açılması büyük önem arz ederken, Pazarcık ilçesi Ganidağı Ketiler Mahallesi civarında bulunan ve dünyada eşine az rastlanan mağara evleri ve mezarlar, defineciler tarafından tahrip ediliyor.
Geçmişi M.Ö. 6500 ve 5000 yıllarına kadar dayanan tarihi kaya evleri ve mezarların sahipsizlikten çürümeye terk edilmesi büyük üzüntü doğuruyor.
Eşsiz Tarihi Kaya Evleri, Defineciler Tarafından Tahrip Ediliyor
Pazarcık Ganidağı Ketiler Mahallesi civarında bulunan ve dünyada eşine az rastlanan mağara evleri ve mezarlar, defineciler tarafından tahrip ediliyor. Geçmişi M.Ö. 6500 ve 5000 yıllarına kadar dayanan tarihi kaya evleri ve mezarlar sahipsizlikten çürümeye terk edildi.
İlçemizin Ganidağı (Ketiler) yamaçlarında 1956-1961 yılları arasında Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından bulunan tarihi kalıntıların kimi koyun ahırı kimi de yabani hayvan barınağı oldu.
Tarih öncesine ve İslamiyet döneminde Hz. Ömer zamanında gözde mekanlar olarak bilinen ve kabilelerin yaşadığı yerde bulunan 40’a yakın mağara koruma altına alınmayınca zamanla defineciler tarafından tahrip edildi. Hz Ömer zamanında göç yolu üzerinde bulunan ve kabilelerin yaşadığı tarihi yerde bulunan ve her birinin 20 metreye varan derinliği ile bölgenin su ihtiyacını karşılayan tarihi su sarnıçlarının dünyada eşine az rastlanan cinsten olduğu belirtildi.
Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından yapılan kazılarda M.Ö. 6500-5000 yıllarına ait buluntular bölgenin tarih öncesi devirlerde iskan edildiğini ve dünyada eşine az rastlanan bir yer olduğunu kanıtladı. Yapılan kazılarda kesici aletler, ok uçları ve tanrıça heykelciği, tarih öncesinin arkeolojik belgeleri olarak günümüze kadar ulaştı. Uzmanlar, buralarda bulunan tarihi eserlerin kazı yapılarak gün yüzüne çıkarılmasının zorunlu hale geldiğini ifade etti. Daha önce yapılan kazılarda bulunan heykeller Kahramanmaraş Müzesi’nde sergileniyor. Prof. Dr. Kökten başkanlığındaki ekip tarafından toplam 5 yıl kazı çalışması yapılan bölgede köylüler tarafından 8 kaya mezarı ve kaya barınağı bulunmuş. Her birinin 45 metrekare kullanım alanı olan barınakların duvarına oyulmuş, raflar ve üçgen prizması şeklinde mum veya çıra koyacak küçük oyuklar bulunuyor.
Tarihi mekanların tahrip edilmesine tepki gösteren köylülerden Mehmet Kısacık (58), definecilerin buralardan zaman zaman Gümüş Bizans, Roma paraları bulduğunu ve bunları da yok pahasına şehir dışından gelenlere sattığını belirtti.
Devletin bölgeyi mutlaka sit alanı ilan ederek koruma altına alması ve gerekli kazıları yapması gerektiğini belirten Kısacık, “Eğer koruma altına alınıp kazı çalışmaları yapılırsa buralarda ne büyük bir medeniyetin yaşadığı görülür. Eğer koruma altına alınmazsa civarda yaşayan köylüler yerleşim yerlerinin taşlarını sökerek 3-5 yılda buraları harap edecekler. Tek temennimiz buraların sit alanı ilan edilerek gereken itibarı görmesidir.” dedi.
ALİ BÜLENT ÖZDEMİR